12. Sınıf Türk Edebiyatı Dersi 1.Dönem 1. Yazılı Soru ve Cevap Anahtarı

1 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Aşağıdaki yazılı sorusu ve cevaplarını dosya halinde İNDİREBİLİRSİNİZ

DÜŞE ÇAĞRI
Severim gerçekçi edebiyatı. Bu yaşa değin en çok onun ürünlerini, o yolda yazılmış hikâyeleri, romanları, hep o çığırı öven denemeleri, eleştirmeleri okudum. Bir hikâyede, bir romanda anlatılanların, gerçekte olanlara benzememesi, çok kimseler gibi benim için de büyük bir suçtur. Peri masallarından, dev masallarından çocukluğumda bile pek hoşlanmadım. Olmayacak şeyler, benzerleri görülmeyecek insanlar anlatan hikâyeler arasında beğendiklerim yoktur demeyeceğim, ama onlarda da gerçeği aradım: “Bütün bunlar gene bir doğruyu söylüyor, ancak yazar gerçeği bir düşle örtmüş, kaldırın o örtüyü, arasından bakın, gerçeğin ta kendisini, çırılçıplak doğruyu bulursunuz” diye düşünürüm….
Evet, severim gerçekçi edebiyatı. Bütün çığırlar arasında onun en üstün olduğuna inanırım. Ama düşünüyorum da: “Bizi alıp düşler acununa götüren bir edebiyat da gerekli değil mi?” diyorum. Bu günün birçok yazar sanatın toplumsal görevi üzerinde türlü türlü sözler söylüyorlar. Okurları düşler acununa alıp götürmek de edebiyatın toplumdaki görevlerinden biri değil midir? Biz gerçek içinde yaşıyoruz, duvarlarını yıkıp aşamadığımız bir gerçek içinde. Onun da güzellikleri var elbette ama pek alıştığımız için göremiyoruz, tadamıyoruz o güzellikleri. Edebiyat, sanat bize o güzellikleri sezdirsin…
İyi bir dinleyin kendinizi: Hülyalarınız da günleriniz gibi hep birbirine benzemiyor mu? Çevrenizdeki gerçeğin biteviyeliğinden (monotonluk) kurtulamadığınız gibi, hülyalarınızın da biteviyeliğinden kurtulamıyorsunuz, onlar da sizin için, gerçek sahibi, birer duvar olmuyor mu? Size yeni yeni hülyalar kurabilmeniz için yardım edilmesini istemez misiniz? Toplumda edebiyatın, sanatın böyle bir görevi de vardır. Gerçekçi sanat… Doğru, en üstünü belki o. Ama ötekinin, bizi olmayacak şeyler acununa, düşler acununa sürükleyip götüren, yalanlar söyleyen, masallar anlatan sanatın gerekliliğini de unutmayalım. Bizi, biteviyelik içinde sürüp giden hayattan silkindiğimiz sanısı vererek avutan edebiyatı da büsbütün küçümsemeyelim. Hülyaya çağırıyorum sizi, o acunda ne güzel şeyler var. Ama ben bir şair, bir hikâyeci değilim ki size onları anlatabileyim.
Fransız düşünürlerinden Jules Soury’yi (Jül Suri) bir gün yolda görmüşler; “Bütün masalları çürüttüm, yıktım. Masalsız kaldım… Bana masal verin, masal verin bana, masalsız yaşayamıyorum!” diye bağırıyor. Çıldırdı demişler onun için, belki de çılgınlıktan o gün kurtulmuştur.

1Yukarıdaki metnin türü nedir? Tanımı ve özellikleriyle birlikte yazınız.(15 p)

2Makale ile Fıkra türü Arasındaki Farkları yazınız (15 p)

3Günlük ile anı türü arasındaki farklılıklar nelerdir?Anlatarak bilgi veriniz.(10 p)

4. Cumhuriyet döneminde dilde  sadeleşme çabalarının nedenleri nelerdir?(20 p)

5.   Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nın özelliklerini yazınız.(15 p)

6. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimelerle doldurunuz. (10 p)
Genellikle tarihi , sosyal, siyasi ve güncel konularla ilgili yazılan yazarın savunduğu düşünceyi kanıtlamaya çalıştığı bunun için de daha ciddi ve bilimsel bir dil kullanıldığı yazılara ………………….. denir.Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne…………….denir. Makale öğretici  bilgilendirici  fikir  yazısı  olduğu  için  daha  çok …………… anlatım  biçimi  kullanılır. Dünya Edebiyatı’nda gezi yazısının ilk örneği……………………..isimli yazarın………………………  isimli eseridir. Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne …………….…………… denir.İlk makalemiz ……………………………………..isimli yazarın………………………  isimli eseridir.     ………………………………………ilk fıkra yazarıdır. Edebiyatımızda ilk anı örneği  ………….…………………… adlı eserdir.

7.Aşağıdaki  şiiri şekil açısından ayrı ayrı inceleyerek  kafiye ve rediflerini   gösteriniz(15 p)
Üstümüzden gelen boran kış gibi
Şahin pençesinde yavru kuş gibi
Seher sabahında rüya düş gibi
Çağırta bağırta aldı dert beni

Ben çektiğim kimler çeker
Gözlerim kanlı yaş döker
Bulanık bulanık akar
Dağlarım seliyim şimdi

Not:Yazı,imla ve noktalama dikkate alınarak puanlama yapılacaktır.Başarılar.

CEVAP ANAHTARI

1 (15)Bir yazarın özgürce seçtiği herhangi bir konu üzerinde kesin yargılara varmadan, kişisel görüş ve düşüncelerini serbestçe anlattığı yazılara deneme denir.

Denemede konu özgürce seçilir.İnsanı ve toplumu ilgilendiren her şey (yaşama, ölüm, aşk, sanat, felsefe, din, ahlâk, töre, bilim, siyaset vb.) denemenin konusu olabilir.

Deneme yazarı kendisiyle konuşur gibi yazar.

Dili doğru ve güzel kullanır. Dil samimidir.

Denemeci, bayağı bir anlatıma inmeden terim ve felsefi kavramların ağırlığından uzak bir üslubu tercih eder.

Denemeci, denemenin sonunda kesin bir yargıya, bir sonuca varmak amacında değildir.

Deneme, herhangi bir konuda düşündürücü, öğretici, inandırıcı ve ufuk açıcıdır.

Deneme rahat okunan bir düşünce yazısıdır.

Denemecinin öne sürülen her düşünce ya da savı doğrulama, kanıtlama gibi bir kaygısı yoktur. Deneme, makale ve eleştiriden bu yönüyle ayrılır.

2-  15p 1 – Makale yazarı ele aldığı fikirleri bilimsel bir yaklaşımla incelerken yazarı  yazarı kişisel görüşle  ele alıp inceler.
2 – Makalede yazar fikirlerini kanıtlamak zorundadır. Bunun için sağlam güçlü kanıtlar göstermesi gerekir.

3 – Fıkrada ise böyle bir zorunluluk yoktur. Fıkra yazarı isterse ispatlama yoluna gider isterse gitmez, her türlü örneği kul1anabilir.

3-10 pGünlük olayın yaşandığı gün yazılırken anı yaşanan olayın üzerinden belli bir süre geçtikten sonra yazılır.

Günlük sadece olayı yaşayan tarafından yazılırken anı olayı yaşayan ya da olayı yaşayanın yakını tarafından yazılır.

Günlük anıya göre daha özneldir bir dille yazılır.

4. 20 p1. Yazar ve şairlerin halk içinden çıkmaya başlaması

2.Eserlerin halkı eğitmek için yazılması nedeniyle halkın anlayacağı bir dilin kullanılması gerekmektedir.

5  a) Aruz vezni terk edilerek hece veznine dönülmüştür.

b) Köy ve kent insanının sorunlarına yer verilmiştir.

c) Dilde sadeleşme hareketi yerleşmiş.

d) Dönemin başlıca konusu kurtuluş savaşı olmuştur.

e) eserlerin konularını toplum problemleri oluşturmuştur.

Cumhuriyet Dönemi’nden önce bu türlerde genellikle yanlış Batılılaşma, Doğu-Batı çatışması, esaret, toplumun aksayan yanları ve tarihi konular işlenmiştir. Her ne kadar Milli Edebiyat Dönemi’nde dilde sadeleşme çalışmaları hızlansa da toplumdan uzak bir dil anlayışı vardır. Batı sanat ve edebiyat anlayışına daha yatkın olmakla birlikte teknik bakımdan kusurlar da göze çarpar. Milli Edebiyat ile beraber Cumhuriyet Dönemi’nde Anadolu ve Anadolu insanı eserlerde tema olarak ele alınmaya başlamıştır. Roman, hikâye, tiyatro gibi türler teknik açıdan artık kusursuzlaşmış; memleket edebiyatı zevkiyle Batı’dan gelen anlatım biçimleri Türkçenin bünyesinde birleştirilmiştir. Bu doğrultuda;

Kurtuluş Savaşı’nın meydana getirdiği destanî ruh hali de etkisini sürdürmüştür.

Bu dönem yazarlarının hemen hepsi sade ve anlaşılır bir dil kullanmış; yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark ortadan kalkmıştır.

Toplum temel alınarak edebiyat toplumcu bir karakter kazanmış ve gerçekçilik ön plana çıkmıştır.

Sanatçıların çoğu Anadolu’ya yönelmişler, eserlerinde Anadolu ve Anadolu insanını işlemişlerdir. Böylece yerli ve halka doğru bir anlayış gelişmiştir.

Bu dönem eserlerinde halk, millet, memleket ve çağdaş millet kavramları ile ilgili düşünceler geniş yer tutmuştur.

Realizm, Natüralizm gibi klasik akımların yanı sıra toplumsal gerçekçilik gibi akımlar da etkili olmuş; şiirde ise çağdaş akımlar izlenerek onların benzerleri yaratılmaya çalışılmıştır.

6.10 p Genellikle tarihi , sosyal, siyasi ve güncel konularla ilgili yazılan yazarın savunduğu düşünceyi kanıtlamaya çalıştığı bunun için de daha ciddi ve bilimsel bir dil kullanıldığı yazılara FIKRA  denir.

Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne anı denir.

Makale öğretici  bilgilendirici  fikir  yazısı  olduğu  için  daha  çok açıklayıcı  anlatım  biçimi kullanılır.

Dünya Edebiyatı’nda gezi yazısının ilk örneği………ksenophon……..isimli yazarın…anabasis………  isimli eseridir

Bir yazarın başından geçen ya da tanık olduğu olay ve olguları bilgilerine, gözlemlerine dayanarak anlattığı yazı türüne…..anı…… denir.

İlk makalemiz …………şinasi…………..isimli yazarın…tercümanı ahval mukaddimesi…………………  isimli eseridir

Ahmet Rasim ilk fıkra yazarıdır

Edebiyatımızda ilk anı örneği  …………Orhun Kit…………………… adlı eserdir.

7.
Üstümüzden gelen boran kış gibi        a                                       gibi —àredif
Şahin pençesinde yavru kuş gibi         a                  ş-àyarım k

Seher sabahında rüya düş gibi            a
Çağırta bağırta aldı dert beni           a 

Düz kafiye

11 li hece ö

hacim  2 dörtlük

vezin hece ölçüsü
Ben çektiğim kimler çeker                  b                   er——–à redif
Gözlerim kanlı yaş döker                    b                    k   yarım kf
Bulanık bulanık akar                           b
Dağlarım seliyim şimdi                        c

Düz kafiye

8 li hece ölçüsü

NESLİHAN ALTURAN

Türk Dili ve Ed. Öğrt.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Tanzimat Döneminde Roman ve Hikaye