İslami Devir Türk Edebiyatı

12 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Türklerin İslâm dinini kabul edişinden, 19. yüzyılın ikinci yansına kadar geçen süreye İslâmi Devir Edebiyatı denir. Bu süre içinde önce Anadolu ele geçirilmiş ve bir vatan edinilmiştir. Ardından, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına uzanan büyük bir imparatorluk kurulmuştur.
12. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar süren bu dönem. 900 yıl içinde özellikle çok büyük şairler yetiştirmiştir. Bu sanatçıların Arap ve Acem edebiyatlarının örnek aldığı bir gerçektir. İşte, bu dönem edebiyatına, bu sebepten Îslâmi Devir Türk Edebiyatı denir.

1 Türkler’in İslâmiyet’i Kabulü
Türkler, birden bire değil, uzun bir zaman içinde Müslüman olmuşlardır. 7. yüzyılda başlayan bu süreç, 11. yüzyılda tamamlanmıştır.
İlk Müslüman Türk Devleti “Karahanlılar”dır. Müslümanlığı benimsemeyen Uygurlara savaş açan Karahanlılar, emellerine ulaşınca, Müslümanlık, diğer Türkler arasında kolayca yayılmıştır.

2. İslâmiyetin Türk Kültürüne Etkisi
İlk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar komşu ülkeleri olan Araplarla ve İranlılarla iyi komşuluk ilişkileri kurdular.
Böylece, İslâmiyet’in etkisinde ilk eserler Karahanlılar, döneminde verildi. Karahanlılar, Göktürk ve Uygur alfabesinin yanı sıra, Arap alfabesini de benimsediler, Arap alfabesi, doğal olarak, Arap ve Acem edebiyatının da tanınmasını halta örnek alınmasını sağladı.

3. Yeni Kültürün Edebiyata Yansıması
Halk edebiyatı, toplumun kırsal kesiminde değişken, şekillerde, üst kesimde Arap ve Acem edebiyatı etkili oldu. Bu kesimde, hece ölçüsünün yerini aruz; koşuk, sagu gibi nazım şekillerinin yerini de mesnevi (uzun manzum hikâyeler) aldı. Böylece, Türk edebiyatının sanat anlayışı ve değerleri; İslâm kültürüyle kaynaştı.
Bu kaynaşma elbette birden bire olmadı. Türk edebiyatının dörtlükleriyle, Arap ve İran edebiyatının beyitleri bir süre aynı eser içinde yer aldı. Fakat, giderek, aydınlar kesiminde; İslâm küllüıünden alınan değerler ağır bastı. Bu değerler, ilerde (13. yüzyıldan başlayarak) “Divan edebiyatını” doğurdu. İslâm kültürüyle tanışmadan önceki yaşlı edebiyat değerleriyse, “Halk Edebiyatı” adıyla ve anlayışıyla kendi kuralları içinde halk arasında günümüze kadar sürdü, geldi.

Üst kesimde, Türkçe arılığını ve duruluğunu kaybetti. Dildeki bu yabancılaşma, 13. yüzyıldan sonra hızlandı ve sonunda Osmanlıca dediğimiz yapma bir dil oluştu.
Buna karşılık, “Halk Edebiyatında dil her zaman Türkçe olarak kaldı. Saka Türkleri’nden Alp Er Tunga sagusunu söyleyen ozandan. Aşık Velsel’e kadar, Halk edebiyatı, hep o yerli zevkleri ve özlü Türkçesiyle gürül gürül aktı.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat Özet