İslamiyet Öncesi Türk Edebiyatı (Sözlü Edebiyat)

8 Mayıs 2013 tarihinde tarafından eklendi.

Bilindiği gibi Türkler, II. yüzyıla kadar, çok tanrılı dinlere inanmışlardır. Büyük bir çoğunluğu şaman olan Türkler, bu arada Mani ve Budizm gibi dinlerin de etkisi altında kalmıştır. İslâmiyet’ten önceki Türk edebiyatı, geniş ölçüde bu dinleri yansıtan ürünler vermiştir.

Ortaasya, dağlık bir ülkedir. Yazlar, çok sıcak ve kışlar çok soğuktur. Gerek, yerleşim alanları ve gerekse ilkim şartlan, Türklerin göçebe bir millet oluşunu gerektirmiştir. Göçebelik, doğal olarak göçebe kültürünü doğurmuştur. Bu göçebe ve duyarlı ulusun, çok zengin bir sözlü edebiyatı vardır^

Sözlü Edebiyat
Ortaasya Türkleri’nin sözlü edebiyatta, çok ileri bir durumda olduğunu belirtmiştik. Sözlü edebiyat, adından da anlaşılacağı gibi, sözle yapılan, daha doğrusu kalem, kâğıt kullanılmaksızın oluşturulan edebiyattır.
Yazı bulunmadan önce, doğaldır ki bütün milletlerin edebiyatı sözlüdür. Ozan, duygu ve hayâllerini bir anda söyler, sonra bu şiirler veya hikâyeler, belleklerde yerleşir. Kuşaktan kuşağa ve kulaktan kulağa geçerek ölümsüzlesin
Ortaasya’da yaşamış olan Türkler, sözlü edebiyatın ilk örneklerini vermişlerdir. Sözlü edebiyatımızı, belli bir tarihte başlatamıyoruz. Çünkü, böyle bir tarih yoktur. Türklerin sözlü edebiyatı. Türklerin tarih sahnesine çıkmasıyla başlar.

İlk sözlü edebiyat ürünleri; “şölen, yuğ, sığır” törenlerinde ortaya çıkmıştır. Şölen, bayram; yuğ, ölüm; sığır, av törenleri demektir. Bu törenlerde kopuz eşliğinde, destanlar okunur. Sagu ve koşuk denilen şiirler söylenirdi.

Genel özellikleri:

  1. Bu dönem edebiyatı müzik eşliğinde (“kopuz” adı verilen sazla) dile getirilmiştir.
  2. Ölçü, ulusal ölçümüz olan “hece” ölçüsüdür.
  3. Nazım birimi “dörtlük”tür.
  4. Dönemine göre arı bir dili vardır.
  5. Dizelere genel olarak yarım uyak hakimdir.
  6. Daha çok doğa, aşk ve ölüm konuları işlenmiştir.
  7. Bu döneme yönelik elimizdeki en önemli ve eski kaynak Kaşgarlı Mahmut’un “Divan-ı Lügat-it Türk” adlı eseridir.

Dönemin ürünleri:

1. KOŞUK: “Sığır” denilen sürek avları sırasında söylenen şiirlerdir. Konusu daha çok doğa, aşk, savaş ve yiğitliktir. Bu tür daha sonra Halk edebiyatında “Koşma” adıyla anılmıştır.

2. SAV: Dönemin özlü sözleridir. Bugünkü atasözlerinin ilk biçimi niteliğindedir.

3. SAGU: “Yuğ” adı verilen ölüm törenlerinde, ölen kişilerin erdemlerini ve duyulan acıları dile getiren şiirlerdir.

4. DESTAN: Toplumu derinden etkileyen olaylar sonunda halk arasında kendiliğinden oluşan uzun nazım türüdür.

DESTANLARIN ÖZELLİKLERİ

1.      Toplumun ortak görüşlerini yansıtması

2.      Olağanüstü özellikler taşıması

3.      Kişilerinin seçkin olması (Kral, Han, Hakan…vb.)

4.      Milli dilde söylenmiş olması

5.      Milli nazım ölçüsüyle söylenmiş olması

6.      Oldukça uzun olması

7.      Konuları bakımından savaş, deprem, yangın, mizah, ünlü kişilerin yaşamları şeklinde sıralanabilmesi

TÜRK DESTANLARI

Destanlarımız yazıya geçirilmedikleri için bugün bunların ancak konularını bilmekteyiz. Bunları da İran, Çin ve Arap kaynaklarından öğreniyoruz.

A)    SAKA DEVRİ DESTANLARI

1)      Alp Er Tunga Destanı: Türk-İran savaşlarında Alp Er Tunga’nın yiğitliklerini ve bu savaşları anlatır.

2)     Şu Destanı: İskender’le Türkler arasındaki savaşı ve Türk hakanı Şu’nun kahramanlıklarını anlatır.

B)     HUN DEVRİ DESTANI

Oğuz Destanı, Hun hükümdarı Mete’yi ve onun yaşamını anlatır.

C)    GÖKTÜRK DEVRİ DESTANLARI

1)      Bozkurt Destanı: Göktürklerin dişi bir kurttan türeyişini anlatır.

2)      Ergenekon Destanı: Bir savaşta yenilen ve Ergenekon’a açılan Türklerin orada bir demir dağı eritip intikamlarını almalarını anlatır.

 

D)    UYGUR DEVRİ DESTANLARI

1)      Türeyiş Destanı: Uygurların bir erkek kurttan türeyişi anlatılır.

2)      Göç Destanı: Uygur Türkleri’nin anayurtlarından göçünü anlatır.

NOT: Destanlar oluşumları bakımından iki grupta incelenebilir.

a)      Doğal Destanlar: Halk arasında ortaya çıkan anon,im ürünlerdir. Bunlar genellikle daha sonra bir şair tarafından derlenip düzenlenmiştir. Bu türe örnek olarak şu destanları sıralayabiliriz.

İliada, Odysseia                                    Yunanlıların (Homeros)

Kalevala                                                   Finlilerin

Nibelungen                                             Almanların

Ramayana, Mahabarata                    Hintlilerin

Cid                                                              İspanyolların

Chanson de Roland                             Fransızların

Gılgamış                                                   Sümerlerin

b)      Yapma (Suni) Destanlar: Bir olayın doğal destana benzetilerek bir şairce destanlaştırılmasıdır. Yapma destan örneği olarak şunları sıralayabiliriz:

Virgilius                                            Aeneit

Dante                                                  İlahi Komedi

Tasso                                                  Kurtarılmış Kudüs

Milton                                                Kaybolmuş (Kaybedilmiş) Cennet

Firdevsi                                             Şehnâme

B) YAZILI EDEBİYAT DÖNEMİ

Bu dönemi Göktürk ve Uygur dönemi eserleri olarak iki grupta inceleyebiliriz.

            1) Göktürk (Orhun) Yazıtları (VIII. yy): Bunlarda Çinlilere karşı bağımsızlık savaşı yapan, Türk bütünlüğünü yeniden kurmak için içte ve dışta svaşan Göktürklerin hikayesi anlatılır. Bu abideler 38 harfli olan Göktürk alfabesiyle yazılmıştır. Bunlardan en önemli olanları üç tanedir.

a) Bilge (Vezir) Tonyukuk Yazıtı (720-725): Dört bakana vezirlik etmiş olan Tonyukuk tarafından yazılmıştır. Daha çok Çinlilerle yapılan savşlar anlatılmaktadır.

  b) Kül Tigin Yazıtı (732): Göktürk hakanı olan Bilge Kağan kardeşi Kül Tigin’in ölümü üzerine bu abideyi dikmiştir.

  c) Bilge Kağan Yazıtı (735): Göktürk hakanı olan Bilge Kağan’ın ölümünden sonra yazdırılmış birabidedir. Son iki yazar daha çok dönemin olaylarından , törelerinden ve Bilge Kağanın ulusuna dilediği iyi dileklerden söz eder.

* “Türk” adının geçtiği ilk yazılı belge ve Türk edebiyatının ilk yazılı örnekleri olan Göktürk abidelerindeki yazılar Prof. Thomsen ve Radloff tarafından okunmuştur.

2) Uygur Dönemi Eserleri: Göktürk devletinin yıkılmasından sonra kurulan Uygur hanlıklarından kalma eserlerdir. Daha çok Buddha ve Mani dininin esaslarını anlatan metinlerdir. Bunlar Turfan yöresinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Uygurların kağıda kitap basma tekniğini bildikleri anlaşılmaktadır. Dönemden kalma birçok hikayenin yanında “kökünç” denilen bir tür ilkel tiyatro eserleri de vardır. Uygurlar bu eserleri 14 harfli Uygur alfabesiyle yazmışlardır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
İNTİBAH