Kafiye (Uyak) ve Redif

10 Nisan 2013 tarihinde tarafından eklendi.

UYAK TÜRLERİ

Uyaklar, benzeşen seslerin sayısına ve özelliklerine göre birtakım türlere ayrılır. Ancak, uyak türlerini belirleyebilmek için önce redif kavramını açıklığa kavuşturmak gerekir.

Redif: Uyaktan sonra gelen aynı anlam ve görevdeki ek ve sözcüklere redif denir.

Aşağıdaki örnekleri inceleyelim:

Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,

Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.

                      (FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL)

***

 Akarçay kükremiş yine sel gibi,

Sensiz bu ovalar bana yel gibi.

                              (MAHİR TÜRKKAN)

İlk ikilikte birbiriyle uyaklı olan kervanlarhanlar sözcüklerindeki -lar eki, onlara çoğul anlamı kazandırmıştır. Dolayısıyla her iki sözcükte de aynı anlam ve görevde kullanılan bu ek rediftir.

İkinci ikilikte de aynı anlam ve görevdeki gibi sözcüğü rediftir.

Redifler ses benzerliği kapsamına girmez. Bu nedenle sözcüklerdeki ses benzerliklerini saptayabilmek için, varsa, önce redifleri bulmak gerekir. Bu duruma göre, yukarıdaki örneklerde ses benzerlikleri kervanhan ve sel-yel sözcüklerindedir.

Bu bilgiler çerçevesinde uyak türlerinin neler olduğunu öğrenelim:

 

1.  Yarım Uyak

Dize sonlarındaki tek ünsüz benzerliğine yarım uyak denir:

Karlı Uludağ sislenmiş,

Kıyılar renk renk süslenmiş,

Süleymaniye yaslanmış,

Yatar zamanın gönlünde.

       (CEYHUN ATUF KANSU)

Bu dörtlükte birbiriyle uyaklı olan sislenmiş-süslenmiş-yaslanmış sözcüklerindeki -len ve -miş ekleri rediftir. Bu nedenle, söz konusu sözcüklerde yalnızca s ünsüzü benzeşmektedir.

 

2. Tam Uyak

Dize sonlarındaki bir ünlü-bir ünsüz benzerliğine tam uyak denir:

Sen bizim köyleri görmedin ki h,

Yollar toz, çamur, evleri kerp,

O kirli kabukta en temiz ,

Hele bir yakından bakılsın da gör.

             (ABDURRAHİM KARAKOÇ)

Bu dörtlükte birbiriyle uyaklı olan hiç-kerpiç-iç sözcüklerinde i ve ç sesleri benzeşmektedir.

 

3. Zengin Uyak

Dize sonlarındaki ikiden çok ses benzerliğine zengin uyak denir:

İlkbahar, yaz, sonbahar, kış;

Çiçekli, karlı bir akış.

            (YUSUF ZİYA ORTAÇ)

Bu ikilikte birbiriyle uyaklı olan kış-akış sözcüklerinde k, ı, ş sesleri benzeşmektedir.

Dikkat edilecek olursa yukarıdaki ikilikte uyaklı sözcüklerden biri diğerinin içinde aynen yer almaktadır. Böyle zengin uyaklara tunç uyak denilmektedir.

 

4. Cinaslı Uyak

Sesçe aynı, anlamca farklı sözcükler arasındaki ses benzerliğine cinaslı uyak denir.

Kendin çöz, kendin tara,

Değmesin el başına.

Ben yârime kavuştum,

Darısı el başına.

                        (MÂNİ)

Yukarıdaki dörtlükte ikinci dizedeki el başına  sözcüğü “başkasının elinin başa değmemesi”, son dizedeki el başına da “başkasına” anlamında kullanılmıştır.

 

UYAK DÜZENİ (UYAK ŞEMASI)

Şiirde uyaklar çeşitli biçimlerde sıralanır. Bu sıralanışın çizgi ve harflerle gösterilişine uyak düzeni denir:

Uçun kuşlar uçun doğduğum yere,

Şimdi dağlarında mor sümbül vardır.

Ormanlar koynunda bir serin dere,

Dikenler içinde sarı gül vardır.

O çay ağır akar, yorgun mu bilmem?

Mehtabı hasta mı, solgun mu bilmem?

Yaslı gelin gibi mahzun mu bilmem?

Yüce dağ başında siyah tül vardır.

                 (RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI)

 

Uyak düzeni:

a

b

a

b

 

c

                     c

c

b

 

Görüldüğü gibi, uyak düzeni belirlenirken, benzeşen sesler aynı harflerle gösterilmektedir.

Yukarıdaki örnekten başka uyak düzenleri de vardır. Bunlardan bir bölümü aşağıda gösterilmiştir. İnceleyiniz:

 

Koyun meler, kuzu meler,

Sular hendeğine dolar,

Ağlayanlar bir gün güler,

Gamlanma gönül,  gamlanma.

Yiğit yiğide yad olmaz,

İyilerde ham süt olmaz,

Bin kaygı bir borç ödemez,

Gamlanma gönül, gamlanma.

                 (KARACAOĞLAN)

                     a

                     a

a

b

 

c

c

c

b

 

***

Gözümde bir damla su deniz olup taşıyor,

Çöllerde kalmış gibi yanıyor, yanıyorum.

Bütün gemicilerin ruhu bende yaşıyor,

Başımdaki gökleri bir deniz sanıyorum.

 

Nasıl yaşayacağım ey deniz senden uzak?

Yanıp sönüyor gibi gözlerimde fenerin.

Uyuyor mu limanda her gece sallanarak,

Altından çivilerle çakılmış gemilerin?…

                 (ÖMER BEDRETTİN UŞAKLI)

 

a

b

a

b

 

c

d

c

d

 

Çoruh coşkun, Çoruh hırçın, Çoruh şen,

Ark boyunca nabız gibi atıyor.

Bir tepede Âşık Zihni yer almış,

Bir tepede Şehit Osman yatıyor.

Bir sararmış beniz hâli taşında,

Kalesi var göğe ağmak peşinde,

Kavakları yıldız öper düşünde,

Kargaları firak firak ötüyor.

Kavağının suna gibi boyu var,

Irmağında insan kapma huyu var,

Oyunu var, türküsü var, suyu var,

Gönülleri birbirine katıyor.

            (BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR)

a

b

c

b

 

d

d

d

b

 

e

e

e

b

 

***

Bakıp imreniyorum akınına

Şehrin üstünden geçen bulutların.

Belki gidiyorlardır yakınına

Rüyamızı kuşatan hudutların.

 

Biz de hafif olsaydık bir rüzgârdan,

Yer alsaydık şu bulut kervanında,

Güzele ve yeniye doğru koşan

Bu sonrasız gidişin bir yanında.

 

Dağlara, denizlere, ovalara

Uzansaydık yağarak iplik iplik,

Tohumları susamış tarlalara

Bahar, gölge ve yağmur götürseydik.

                   (AHMET MUHİP DRANAS)

a

b

a

b

 

c

d

c

d

 

e

f

e

f

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Romanlar Yazarları ve Özellikleri