Peyami Safa

25 Haziran 2013 tarihinde tarafından eklendi.

PEYAMÎ SAFA (1899 – 15 Haziran 1961)
Şair İsmail Safa’nın oğlu olan Peyami Safa, küçük yaşta babasını kaybettiği ve uzun süren bir hastalık dönemi geçirdiği için düzenli bir eğitim görmedi. On üç yaşında çalışmaya başladı. On dokuz yaşında gazetecilik mesleğine girdi. Sayısız makale ve fıkra yayınladı. Para kazanmak kaygusuyla yazdığı romanlarda Server Bedî imzasını kullandı. Asıl adını taşıyan romanlarında çok yönlü kişiliğini yansıttı. Kendisini yetiştiren yazar, geniş kültürünü, güçlü sezgilerini duygu ve düşünce planındaki araştırmalarında kullandı. Türkiye’nin geçirdiği kültür ve medeniyet değişiminin toplum hayatına etkilerini, bunların psikolojik ve sosyal sonuçlarını, buhranları, çatışma ve uzlaşmaları ele aldı. Tahlilci, tenkitçi, bir bakış açısı kullandı.

Türk edebiyatını olduğu kadar, batı romanını da inceleyen Peyami Safa, edebiyatımızda romanı çok iyi bilen yazarlardan biri oldu. Roman tekniği ve incelemesi ile ilgili ilk sayılabilecek makaleleri de yine Peyami Safa yazdı. Sağlam ve objektif görüşler ileri sürdü. Bu makalelerde kendi romanlarının savunmasını veya izahı yerine, genel anlamı ile roman türünü ele aldı. Romanda realizm ve natüralizmi reddetti. Romanda tip, hacim, ifade, tahlil ve kurgu ile ilgili görüşler ileri sürdü.
Kendi yazdığı romanlarda felsefe bilgisi ve geniş kültürünün etkisiyle metafizik konulara, gazeteciliğinin yönlendirmesi ile sosyal meselelere yer verdi. Buna rağmen, dar ve kapalı mekanlarla, az sayıda kahraman ve basit olay örgüsü ile kurduğu başarılı psikolojik romanlarıyla tanındı. Ruh hallerini çözümlemedeki başarısı, usta işi roman kurgusu ve kıvrak dili ile dikkatleri çekti. Konunun çeşitliliğine ve derinliğine göre farklı anlatım teknikleri kullandı. Tahlil ve tasvirin ağırlıklı olduğu tahkiyede konuşur gibi yazmaya karşı çıktı. Halk dilinin aşılması ve günlük ifade imkanlarının üstünde farklı ve soyut kavramları da içeren geniş bir edebiyat dilinin kullanılmasını savundu.

Server Bedî takma adıyla yazdığı 80 kadar hikâye ve romanı edebî eser saymamak-tadır. Peyami Safa’nın avam işi kabul ettiği bu eserlerin çoğu edebiyat tarihçileri tarafından takdirle karşılanmaktadır. Özellikle Cingöz Recai adlı roman kahramanın etrafmda gelişen bir seri eseri, edebiyatımızın yegâne polisiye romanları sayılmaktadır.
Binlerce makale ve fıkranın, yüz elli kadar basılı eserin sahibi olan Peyami Safa’nın fikir yazılarının toplandığı bazı kitapları ile edebî hikâye ve romanları şu adlan taşır : Fikrî eserleri ; Türk tnkilâbına Bakışlar (1938), Büyük Avrupa Anketi (1938), Felsefî Buhran (1939), Millet ve İnsan (1943), Mahutlar (1959), Sosyalizm (1961), Nasyonalizm (1961), Mistisizm (961). Ölümünden sonra yayınlanan seçme yazıları : Doğu – Batı Sentezi (1963), Osmanlıca – Türkçe -Uydurmaca (1970), Sanat – Edebiyat – Tenkid (1970), Seçmeler (1970), Din – înkılâb – İrtica (1972), Kadın – Aşk – Aile (1973), Eğitim – Gençlik -Üniversite (1973). Hikâyeleri : Bir Mekteplinin Hatırası : Karanlıklar Kralı (1913), Siyah Beyaz Hikâyeler (1923), İstanbul Hikâyeleri (?), Ateşböcekleri (1925), Gençliğimiz (1922), Aşk Oyunları (?), Süngülerin Gölgesinde (1924). Romanları : Sözde Kızlar (1925), Mahşer (1924), Canan (1925), Bir Akşamdı (1928), Şimşek (1928), 9. Hariciye Koğuşu (1930), Attila (1931), Fatih – Harbiye (1931), Bir Tereddüdün Romanı (1933), Biz İnsanlar (1939), Matmazel Noraliya’nın Koltuğu (1949), Yalnızız (1951).

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
Hikayede (Öyküde) ilkler