Leyla ile Mecnun Mesnevisi

15 Aralık 2013 tarihinde tarafından eklendi.

LEYLÂ İLE MECNÛN

Aslında “Leylâ ile Mecnûn”, geçmişi Asurlulara kadar uzanan çok eski bir aşk hikâyesidir. Birçok edebiyat­çının şiir ve mesnevilerinde parça parça ele aldığı bu hikâye, ilk kez Nizâmî-i Gencevî (Genceli Nizamî) tarafın­dan tam bir mesnevi hâline getirilmiştir. Farsça yazılan bu eserden sonra aynı hikâyeyi konu alan pek çok mes­nevi kaleme alınmıştır. Bu hikâyeyi konu alan Türkçe mesnevilerin en tanınmışını Fuzûlî yazmıştır.

Mesnevide anlatıldığına göre zengin bir Arap kabile reisi, birçok kez evlendiği hâlde çocuk sahibi olama­mıştır. Tanrı, bir çocuğunun olması için kendisine sürekli yalvaran bu kişinin dualarını sonunda kabul etmiş ve ona bir erkek çocuk vermiştir. Çocuğa Kays ismini veren babası on yaşına geldiğinde onu okula gönderir. Kays, okulda Leylâ ile karşılaşır. Kays ile Leylâ birbirlerine âşık olurlar. Leylâ’nın ailesi bu durumu öğrenince kızlarını okuldan alır. Kays, Leylâ‘yı okulda göremeyince ağlayıp inler. Sonunda dayanamayarak çöllere düşer. O gün­den sonra da “deli” anlamına gelen “Mecnûn” lakabıyla anılır.

Mecnûn’un babası bu duruma çok üzülür. Kabilenin büyüklerini toplayıp kızı oğluna istemeye gider. An­cak Leylâ’nın babası, bir deliye kız vermeyeceğini, akıllandığı takdirde kızını Mecnûn’a verebileceğini söyler. Mecnûn’un babası, oğlunu iyileştirebilmek için gayret sarf eder. Ancak Mecnûn, derdinin artması için Tanrı’ya yalvarır. Bunun üzerine babası Mecnûn’dan umudunu keser. Mecnûn çölde kuşlar ve vahşi hayvanlarla Öost olur. Kızının adının bu olayla anılmasına üzülen babası, Leylâ’yı İbni Selâm’la evlendirmeye karar verir.

Bu sırada Mecnûn, Nevfel’le tanışır. Kahramanlığıyla tanınmış bir Arap emiri olan Nevfel, Mecnûn’un hâline acır ve onu bu dertten kurtarmaya karar verir, bunun için de Leylâ’yı Mecnûn’a getirmek için Leylâ’nın babasının kabilesiyle bir savaşa girişir. Mecnûn, Nevfel’in bu savaşı kaybetmesi için dua eder. Bunu öğrenen Nevfel aradan çekilir.

Ibni Selâm’la evlendirilen Leylâ, bir perinin büyü yaptığını ve kendisine el sürülmesi durumunda her ikisi­nin de öleceğini söyleyerek onu kandırmayı başarır.

Leylâ’nın İbni Selâm’la evlendirildiğini öğrenen Mecnûn, bu duruma çok üzülür. Leylâ’yla mektuplaşmala­rı sonucunda bu evliliğin kendi isteğiyle gerçekleşmediğini, kocasının ona dokunmadığını öğrenen Mecnûn’un bedduaları sonucunda İbni Selâm ölür. Leylâ, babasının evine döner. Leylâ’nın ailesi bu olaylardan sonra ora­da daha fazla kalamayacaklarını düşünür ve oradan göç etmeye karar verir. Bu göç esnasında Leylâ çölde kay­bolur, burada bir adamla karşılaşır. Adam, adının Mecnûn olduğunu söyleyince buna inanmayan Leylâ ona çı­kışır. Mecnûn, hikâyesini anlatınca Leylâ sonunda onu tanır, kendisini de ona tanıtır. Fakat Mecnûn artık onu bedenen değil ruhen sevmektedir.

Mecnûn’u bu şekilde gören Leylâ, ölmek için Tanrı’ya yalvarır, bir süre sonra da hastalanarak ölür. Bunu duyan Mecnûn, Leylâ’nın mezarını kucaklar, ağlayıp inler, orada ölür.

“Leylâ ile Mecnûn” mesnevisinden alınan aşağıdaki metin parçasında çölde vahşi hayvanlarla arkadaş olan Mecnûn’un tuzağa yakalanmış bir ceylanı avcının elinden kurtarması ve onunla konuşup arkadaş olması anlatılmaktadır.

Etiketler:

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış.

Şu Sayfamız Çok Beğenildi
VATAN YAHUT SİLİSTRE ÖZETİ